FORUM
=> Daha kayıt olmadın mı?

HER TÜRLÜ DİNİ BİLGİLERİ PAYLAŞABİLİRSİNİZ

FORUM - ŞİMDİ İNFAK VAKTİ...

Burdasın:
FORUM => İSLAMİYETİN YAŞANMASINA DAİR HERŞEY => ŞİMDİ İNFAK VAKTİ...

<-Geri

 1 

Devam->


Kuranyolundayiz (Ziyaretçi)
02.08.2008 07:46 (UTC)[alıntı yap]
ŞİMDİ İNFAK VAKTİ...

Insan denen muhtesem muammayi en iyi çözümleyen, kuskusuz, Kur’an’dir… Kur’an insanin gizli sifrelerini, bastirilmis duygularini desifre eder… Insanoglunun ruh dünyasindaki gizemlilikleri çözmek vahiy eksenli bir yolculukla mümkündür… Iç dünyamizdaki negatif ve pozitif unsurlar, anlam kodlari, deruni alemin haritasi yani insanin sakli fotografi Kur’an’a yüklenmistir…


Dogru olan, insani Kur’an’dan tanimaktir… Insanin esya ve mülk ile olan iliskisini degerlendirirken, Kur’an söyle buyuruyor:

‘‘Gerçekten insan, bencil ve hirsli olarak yaratildi.

Kendisine bir ser(kötülük) dokundugu zaman feryadi basar.

Iyilik dokundugunda ise pinti kesilir(cimrilik eder).’’ (Mearic 19-21)


Insanin ‘‘sahip olma’’ güdüsündeki hirsina su ayet-i kerime dikkatimizi çekiyor:


‘‘… Insan pek cimridir.’’ (Isra 100)


Bir çok cürmün temelinde bu ‘‘cimrilik’’ vardir… ‘‘Sahip olma’’ güdüsü zamanla mülkün Sahibi’ni unutturuyor, ardi sira sahip olma ve sömürü savaslari basliyor… Hirsimizi ve zaafimizi bilen Rabbimiz (C.C) bu tehlikeye isaret ediyor ve çözüm öneriyor:


‘‘Allah yolunda infak ediniz ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayiniz. Iyilik ediniz. Süphesiz ALLAH (C.C.) iyilik edenleri sever.’’ (Bakara 195)


Infak, insan ruhundaki yüce hasletleri harekete geçirir… Amellerin ihsana dönüsmesine vesile olur… Aklin irfana, kalbin imana açilip isinmasina zemin hazirlar… Nefsin arinmasinda infakin etkisi küçümsenemez…


Kazanma hirsini, sahip olma güdüsünü, servet edinme sarhoslugunu infak ile dizginlemek mümkündür… Infaka ikna olmayan insan, doyumsuzdur…


Nefsi emarenin pintiligini ve cimriligini infak ilaci ile giderebiliriz…


Infak, mülkün asil Malik’ini hatirlayip, O’na tevdi etmenin ifadesidir…


Infak, mal üzerinden gerçeklesen ruhi terbiyenin bir parçasidir…


Infak, ALLAH (C.C.) ’a itaat ve ibadeti ilke edinenlerin maddi imkanlarini ALLAH (C.C.) yoluna tahsis etmeleridir… Infak mümini mala tutkunluk zilletinden, paraya kulluk sefaletinden kurtarir…


Infak, yeryüzü bagimliliklarindan özgürleserek, gök merkezli güzelliklere kanatlanmaktir…


Infak, toprak eksenli zevklerden siyrilip, yüce bir vicdan zevkini idraktir… Böylece iç huzurun merdivenlerini tirmanarak, veralarin verasina uzanmak mümkün olur… Insanlik kalitesini arttiran, insana merhamet yükleyen, ruh ve duygu planinda yücelten en etkili eylem, infaktir…


Infak eylemi, yürekler arasinda ülfet, ünsiyet, merhamet ve uhuvvet ören esasli bir asidir…
Gönüllerde sevgi halesi olusturan esrarli bir kimyadir…


Infak, sosyal degisimlerin belirleyici dinamiklerinden biridir ki, medeniyetlerin insasi ve imhasi bununla ilgilidir…


Islam medeniyeti; ‘‘verme kültürü’’ öne çikan, ‘‘infak toplumu’’ olma bilinci ile hareket edenlerin eseridir…


Zaten yasadigimiz dünya iki toplumlu bir dünyadir: Biri infak toplumu yani Islam toplumu, digeri ise israf toplumu, yani isyan yolunu seçenler…


Islam toplumunda, üretim felsefesi, kâr telakkisi infak baglaminda gerçeklesir… Bu toplumda, inhisar yok! Ihtikâr yok! Esas olan infak ve ihsandir… Çünkü, aksi taktirde sonuç inkiraz ve krizdir…

Infaki olmayan toplumlarin nifaktan kurtulmasi, korunmasi çok zor… Salah ve felaha ulasmanin yolu salat ve infaktir… Toplumsal karmasaya, ekonomik krize karsi en etkili tedbirin infak oldugunda kusku yok…


Modernizmin saçtigi çikarci, firsatçi, hazci hastaliklara karsi ancak infak ve ihsanla direnebiliriz… Dünyaci, bireyci, benci virüsleri infak ile dezenfekte edebiliriz…


Seytanin ‘‘fakirlikle korkutmasina’’, nefsin bencilligine karsi imanin galebe çalmasi, infak bilinci ile mümkündür…


Inancimiz o dur ki; infak, kisinin kendi insiyatifine birakilan bir lütuf degil, ALLAH (C.C.) ’ın yoksullara verilmesini, ‘‘hak’’ olarak emrettigi bir paydir…


‘‘Ve onlarin mallarinda belirli bir hak vardir.


Yoksul ve yoksun olan(lar) için.’’ (Mearic 24-25)


Infak hayati, paylasima dayali bir yasam demektir… Herkesin rüyasini gördügü, özlemini çektigi bir hayat… Bu hayatta infaktan daha öteside vardir: Isar… Kendi hakkini kardesine devretme erdemi…

Acaba bu gün bizler bu seviyenin neresindeyiz? Infak, ihsan ve isardan nasibimiz nedir? Toplumsal dayanismamiz ne durumda?


Infak ruhu törpülendi…


Içimizdeki ve disimizdaki seytanlar bin bir dereden su getirerek, bizi infaktan, ihsandan alikoyuyorlar… Geçim telasi, rizik korkusu iliklerimize isledi…


‘‘Yarin ne olacagi belli degil!’’ diyerek, stokçuluga baslayanlar, gerçek yarinlari unutuyor dünya malina kapandikça kapaniyorlar…


Infaki erteledikçe, kardesligi eritiyoruz…


Infak sorumlulugu hatirlatildiginda kem-küm etmeden, yüz rengi degismeden eli cebine giden insanlarimiz azaliyor…


Masa, kasa, nisa sinavi bu gün daha bir girift, daha bir çetin… Bu infak sinavini vermek zorundayiz… Elimizi çabuk tutmak mecburiyetindeyiz…


Vermemiz gerekeni verelim ki, yarin mahserde boynumuza dolanmasin!..


‘‘Sizden birine ölüm gelip de: ‘‘Rabbim, beni yakin bir süreye (ecele) kadar geciktirsen bende böylece sadaka versem ve salihlilerden olsam’’ demezden önce, size rizik olarak verdiklerimizden infak ediniz.’’ (Münafikun 10)


Ertelenmeyen infak… Ötelenmeyen yoksullar… ‘‘Elimiz dar’’ demeden, hemen simdi infak…

Ekmegimizi bölüsmeyi ögrenmezsek, belki yarin ekmegin tamami zehir olacaktir…

Soframizi paylasmazsak, yer ve gök sofralari bize açilmayacak… Rahmet duracaktir…


Kapimizi muhtaçlara açmazsak, gök kapilari yüzümüze kapanacak…


Infaksizlik bize musibet olarak geri dönecektir… Kitlik, kuraklik, susuzluk bir sonuçtur… Nedenlerine inmek gerekmiyor mu?


Eger vermezsek, gönlümüzün gözenekleri hirsla dolacak ve bizi vuracak…

Gözlerimiz çevremizdeki yoksullari görmüyorsa, gözlerimizi kaybetmeye baslamisiz demektir… Görme
özürlü olmak buna derler, iste…


Yoksullarin gözü elimizde olanlara takili kaldi ise, onun bize de hayri olmayacaktir…


Ellerinden tutulmasi gereken, boslukta bu kadar el varken, avuçlarimizi sikmayalim… Insanlara ellerimizi açalim ki, açilan ellerimize rahmet yagsin…


Sen bir el uzatmissan, yardima muhtaç oldugunda sana uzanacak bir el bulabilirsin…

Efendimiz (S.A.V) buyurmuyor muydu?


‘‘Infak et ki, infaka mazhar olmasin.’’


Insan harcanmayi istemiyorsa, hemen ALLAH (C.C.) yolunda harcama yapsin… Gerçi, ALLAH (C.C.) yolunda harcamak her yigidin harci degil… Unutmayalim ki; hacil ve rezil düsmemek için harcamak sart…


Insana yakisan ihsandir… Adam olana düsen görev yardim etmektir…


Bu gün öyle bir iyilik yapalim ki, insanligimizin, ölmedigimizin delili olsun…


Insanligimiz infakimizla ortaya çikacaktir…


Vermek bir iç huzuru, yürek yumusamasidir…


Infak, iyilik kalp sikismasina, ruh daralmasina iyi gelir… bu rabbani reçeteyi uygulayanlar, kendilerini kanatli bir kus gibi hafif hissedeceklerdir… Ihsan, kalp kasvetini gideren bir eylemdir… Kalbinin katiligindan sikayet eden birine Rasulullah(S.A.V) yetimlerin basini oksamasini tavsiye ediyor…

Baskasinin derdiyle dertlenirken, kendi sikintini unutuverirsin… ‘‘Öyle dertler, öyle dertliler var ki, benim derdim ne ki?’’ demeye baslarsin…


Hiç rastlamadik mi?


Penceresine cam alamadigi için naylon geçirenleri?..


Kisin çocugunun su çeken yirtik ayakkabisindan dolayi, çorabin üzerine poset geçiren anneyi?..


Üniversite yurtlarinda arkadasina çay ikram edecek para bulamayan, yagiz ama yalniz delikanlilari?


Kim bilir hangi kösede sicak bir as için kivranan, yardim eli arayan, kimse yok mu diye çaresizce inleyen nice kardesimiz var… Belki de çok yakinda, yan bina da arka sokaktaki boyasiz gecekondu da.?.!


Kursagina sadece bulgur pilavi inenleri… Muhtarliktan fakirlik belgesi alabilmek için ezilip-büzülenleri… Yesil kart almak için kapi kapi sürünenleri… Hiç rastlamadik mi?


Iste bu bizim insanlik sinavimiz…


Bu dünyada tek basimiza degiliz… Kimi yanimizda, kimi yüregimizde, kimi uzagimizda ama kalbimizin çok yakin bir kiyisinda yasiyor dünyanin mazlumlari, mahrumlari, magdurlari… Oralardan, o uzak, o yakin bölgelerden feryatlar yükseliyor… Savastan baska bir sey tatmamis onbinlerce insanin çigligi
yükseliyor, göz yaslari yagiyor üzerimize… Sadece Irak’ta yetim kalan çocuk sayisi 5 milyon’u buldu…
Savasin, sürgünün, ambargonun ve açligin pençesinde yok olan, iniltileri gökkubbede bir bir sönen kardes lerimiz bize sesleniyor:


Neredesiniz?


Merhametli elleriniz nerede?


Sefkat yüklü simsicak yürekleriniz nerede?


Yürek yakan bu sese kulak verip diyebilmeliyiz ki;


Özür diliyoruz…


Siz açken tok uyudugumuz için… Siz aglarken gözyaslarinizi silemedigimiz için… Elleriniz, o öpülesi elleriniz uzanirken bize tutamadigimiz için… Ve üzerimizdeki hakkinizi unuttugumuz için özür diliyoruz…

Hatirladik ve geldik, diyebilmeliyiz…


Bize verilenden verme vaktidir… Ekmegin ve suyun hakkini sahibine verme vaktidir… Bahsedilen nimetlerin degerini yeniden fark etme vaktidir… Elden ele, olandan olmayana verme vaktidir… Verdikçe artacagini bilenlerin harekete geçme vaktidir… Kimi yurdundan koparilmis, kimi çaresizlige terkedilmis rengi, irki, dili farkli ama kaderi ayni olan insanlarimizla bulusma vakti… Veren el ile alan el arasinda kardeslik köprüleri kurma vakti…


Yoksullugun sebebi sadece ‘‘yokluk’’ degildir…


Bu gün yeryüzünde ki sefaletin sebebi sizce nedir?


Imkanlarin kitligi mi, yoksa merhametin yoklugu mu?


Yardim bir gönül eylemidir… Ve eylemlerin en güzeli… Çünkü vermek, Kur’an ahlâkidir... Paradan, maldan, zamandan, bilgiden, beden gücünden, elinde, avucunda ne varsa, ondan verebilmek… Vermenin hazzini ve huzurunu yasamak…


Biz verdikçe, bir Veren’de bize hep vermiyor mu?


Infak, sonsuz bir bereketin tohumudur… Bu tohum en temizinden seçilmeli…


‘‘Dünya ahiretin tarlasidir’’ degil mi? Ek ekebildigin kadar… Ver verebildigin kadar… Çünkü verdigin senindir… Veremedigin senin degil, mirasçilarinindir…


Infak, imandan bagimsiz bir eylem degildir… Infak bir iman sinavidir... Elin arkasinda iman yüklü bir yürek varsa; o el, veren el olur… Zengin el verebilir diye bir kural yoktur… Nice zengin eller var ki; sira vermeye gelince nasilda titriyor… Siki mi siki!


Efendimiz (S.A.V) : “Sahip oldugunuz her nimetin hesabini öbür dünya da vereceksiniz.” buyurunca sahabeden bir zat: “Su üç hurmanin da mi ya Rasulallah (S.A.V) ?” dedi. “Evet, o üç hurmanin da!” diye cevap verdi Rasulullah Efendimiz (S.A.V)...


Bu durumda, artik kimsenin “benim neyim var ki; infak edeyim?” deme hakki kalmiyor...

O zaman “Bu gün ALLAH (C.C.) rizasi için ne infak edebilirim?” Duyarliligi ile bir infak seferberligi baslayacak... Ümmetin her ferdinin mutlaka infak edebilecegi bir seye malik oldugu anlasilacak...

Belki de o vakit, niceleri vermeye doymayan “infak tiryakisi” kesilecek... Hani su her gün para
dökmekten usanmayan “sigara tiryakileri” gibi...


Iste o zaman Salebelesmekten kaçinacak, Ebuzer’i daha iyi anlayabilecegiz....


O Ebuzer ki (R.A) : Eline geçen her seyi ahiret yurduna göndererek, dünya yasantisini yokluk sinirina yakin bir seviyede geçiriyordu...Geçici dünya malini degil, ebedi ahiret sermayesini biriktiriyordu... Birikiminin korundugu mekan ahiretti... Nitekim, “Senin evinde güzel esya yok mu?” diyenlere: “Biz güzel esyalarimizi öteki evimize (ahiret yurdumuza) gönderiyoruz.” cevabini veriyordu...

Infak, ölüm ötesi kalici yatirim... Infak eden kendini bu gün ile sinirlamiyor, sonsuza açiliyor...

Infak ile cennet daha da yakin....


Iste bunun için, Müslüman sürekli kendini borçlu bilmelidir ve vermek mecburiyetinde oldugunu asla unutmamalidir...


Sadaka siginagina yönelmekten nasil uzak kalabiliriz? Biliyoruz ki; sadaka bir sadakat sinavidir...

Kisisel çikarin hayatin merkezine konuldugu modern dünya da infak ahlakini kusanmaliyiz...


Bir yasam biçimi olarak infaki seçmeliyiz...


Insanlari “menfaat” fikrinin tahakkümünden kurtarmak gerekir... Gerçek anlam da dürüst mümin, fedakarligi ile kendini ortaya koyan, menfaatina bakmadan cömert ve mert ilkeli bir durus üzere bulunandir...


Infak bir marifettir... Müsfik olanlar ancak münfik olabilir... Olmayanlarin yolu nifaka çikar...

Rabbimiz (C.C)'in su uyarisini simdi daha iyi anliyoruz:


“Size ne oluyor ki; ALLAH (C.C.) yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirasi Allah’indir...” (Hadid-10)


Simdi infak vakti! Ramazan bizi infaka çagiriyor....


Unutmadan sunu da hatirlatayim...


Kendinizi, birikiminizi, geleceginizi garanti altina aldiniz mi?


Yani infak fonuna sigortaladiniz mi?



Ramazan Kayan
alıntıdır...

Cevapla:

Nickin:

 Metin rengi:

 Metin büyüklüğü:
Tag leri kapat



Bütün konular: 3
Bütün postalar: 8
Bütün kullanıcılar: 6
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse crying smiley
ALLAHU EKBER
 
ESMA-UL HUSNA
sitene ekle
KURAN-I KERİM DİNLE
 
SELAM SANA EY YAR (S.A.V)
 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol